Seyit Riza / Belgelerle Bir Idamin Perde Arkasi

 

 

-“Evladi Kervelayme, be gunayime,
Ayvo Zulumo, Cinayeto”.
(Evlad-i Kerbelayiz, günahsiziz, ayiptir, zülümdür, cinayettir.)


“Ben sizin yalan ve hilelerinizle basedemedim bu bana dert oldu ama ben de sizin önünüzde egilmedim bu da size dert olsun”…

Seyit Riza ( 1862 Dersim-1937 Elazig)

 

 

seyriza7


Atatürk gelmeden Seyit Rıza idam edilecekti
T.Cılızoğlu

Ihsan Sabri Caglayangilin Anilari:

Yıl 1937 Şükrü Sökmensüer, Atatürk döneminin ünlü emniyet müdürlerinden,
birgün beni çağırdı: “Atatürk Diyarbakırda, Singeç köprüsünü açmaya gidecek dedi.
O tarihte Seyit Rıza, Dersimin Kürt lideri. Aynı zamanda Peygamber sülalesinden geliyor kendisi. Seyit Rıza’nın bir de dini vasfı var.

Fırat, Şeytan köprüsü (1) denen mevkide dört metreye kadar daralır. Derinliği de deniz gibidir. 17 metre olur. Burada bir köprü yapmışlar, Köprünün başında bir karakol, Karakolda da 33 askerimiz var. Askerlerin başında İsmail Haki adinda bir yedek tegmen. Yani ihtiyat Mulazim.

Köprüye Dersimliler bir baskın düzenliyor. Baskında karakol yakılıyor ve 33 askerimizde şehit ediliyor. İşte bu olay Dersim isyanının başlamasıdır. Atatürk olayla ilgileniyor ve ilgililere kesin talimat veriyor. “bu meseleyi kökünden hallediniz” diye.
Elazığ’da o dönem Muffetişi Umum-i Abdurahman Doğan paşa var.(2) Malatya Emniyet müdürlüğünden bir buçuk ay kadar önce Ankara’ya tayin edilmiştim. Vali İbrahim Etem Akıncı, şovalye çeteci bir adam. Demirci efe ile birlikte kurtulus savaşında çete kurmuş biri. Vali vekalete şifre çekmiş. “emniyet müdürüm Ankara’ya tayin edildi, biz Elazığa gidip Dersim harekatını birlikte görmek istiyoruz” diye. O zaman bu isyan olayı ile ilgili türlü rivayetler var.

Uzatmayalım biz Ankara’dan müsaade istihsal, vali Akıncı ile birlikte Elazığ’a varıyoruz. Müffetişi umumi Abdurrahman paşanın misafiri oluyoruz. İsteğimizi kendisine anlatıyoruz! Dersim harekatını incelemek istiyoruz. Paşa bize “iyi ki geldiniz, bende yarin orada bir mevkiye gideceğim. Onbeş gün once tercüman aracılığıyla aşiretlerle konuştum. Kendilerine aşiretlerin başı olan kişileri teslim ederseniz harekatı durduracağız, barış yapacağız dedim. Yarın da son gün. Gideceğimiz mevki biraz tehlikeli. Ne olacağı belli olmaz. İsterseniz sizide alabilirim” dedi.

Yemek yedik. Zeytinyağlı sıcak bir yemek. Ben alışkın değildim. Hastalandım. Ateşim 38. Ama olayı kaçırmak istemiyorum. Hasta hasta önceden belirlenen harekat sahasına varmak için yola çıktık. Önümüzde ve arkamızda birer kamyon. Biz ortadayız. Kamyonun birinde askerler var. Diğerinde fırından yeni çıkmış sıcak ekmekler. Yollar devriye dolu. Devriyeler mevzilenmiş. Bu arada devriyeler bize ateş açtı. Önlendi.

Gelecegimiz yere geldik. Yüksek bir yerden asağıya indik. İndigimiz yere silahlı askerler dizildi. Abdurrahman Paşa muhtemel bir pusuya karşı önlemler aldırmıştı. Benim yanımda fotoğraf makinası var. Bir süre bekledik. Ortalarda kimseler yok. Bağırıp çağırdık bir tercüman çıktı ortaya. Abdurrahman Paşa:

-Geldiniz mi, dedi.
-Geldik, dediler.

Ortaya göğsü bağrı açık, uzun boylu levent adamlar çıktı. Abdurrahman paşa gelenlere çuvallarla ekmeği dağıttı. Açtılar. Hemen ekmekleri kırıp yemeğe başladılar. Kalanları koyunlarina soktular. Paşa onlara sordu:

-Listede yazılı olanları getirecek misiniz?
-Uç kişi hariç on iki kişiyi getireceğiz dediler.

Abdurrahman Paşa: “olmaz” dedi. Onlar da son derece kararlı bir biçimde:
-Paşam ne edek, olmazsa olmaz dediler.
Asiler dağlara sığınmışlar. Bir mavzerle bir alayı durdurur. Paşa onlara biraz sert: “Devletle baş edemezsiniz”! dedi. Ve ekledi.
-Niçin teslim etmiyorsunuz?
İçlerinden en uzun boylu olanı öne çıktı:
-Bir kadının tek kocası olur. Şimdi siz hükümetsiniz. Askeriniz var. Bugün buradasınız. Şunları size veririz, alır gidersiniz… Biz yarin yine onların eline kalırız. Bunlar, bu ağalar bizim kulumuzu aittirler. Siz Dersim’e giremiyorsunuz. Jandarmanızı sokamıyorsunuz…

Abdurrahman Paşa durdu. Düşündu. Sonra tercümana şunları söyledi:
-Ben Kastamonuluyum. Kastamonu’nun tarihini bilir misiniz? Şehrin ortasında bir nehir akar. Etraf birdenbire dağ gibi meyillenir. Vaktiyle bir tarafında Kastlar, öte tarafında tumanlar varmış. Şehri bunlar kurmuş. Bunun için “KASTUMAN” demişler. Kelime zamanla Kastamonu olmuş. Sizin aşiretinizde bu gun “DEMENAN”. Siz benim akrabamsınız. Atalarımız bir yerde buluşurlar. Yapmayın. Size onbeş gün daha izin vereyim. Gidin ve onbeşgün sonra bu listedekileri getirin” dedi

O listede Seyit Rıza da var. Ve teslim etmeyecekleri üç kisiden biri de Seyit Rıza. Bende bu olayın resimlerini çektim. Erkan-i Harp, Kurmay Albay Neşet bey, Çanakkale valisi olduğumda, bu zatı Çanakkale gornizon kumandanı olarak buldum. Asilerle konuşmaktan döndüğümüzde Neşat Albay bize: “Bu işleri hep Seyit Rıza yapıyor, Seyit Rıza Peygamber sülalesinden değil. Kendisine Kuçükken hastalık gelmis. Ailesine demişler ki, bunu kundağıyla kiliseye götürün bırakın, sabahleyin alın bir şeyi kalmaz. (3) Denileni yapmışlar. Bırakıp sabahleyin almışlar. Rivayete gore çocuklar değişmiş”. Neşat Paşa iddia ediyorki Seyit Rıza peygamber sülalesinden değil. Seyit Rıza büyümüş. Şeytan köprüsünu yıkmış. Dini lider olmuş. Kürtlerin başına geçmiş. Dersim isyanını idare ediyormuş.

Bu olaylardan sonra Ankara’ya döndüm. Onbes günlük ikinci müddet bitmiş, Abdurrahman Paşaya listedekileri teslim etmemişler. Aradan aylar gecti. Seyit Rıza ve çevresi yakalandı. Mahkemeleri sürüyor. İste bu sırada Ataturk Diyarbakır’daki yeni yapılan Singeç Köprüsünü açmaya gidecek. Elazığ’a da gelecek karayoluyla Singeç köprüsüne geçecek. Emniyet genel müdürü Şükrü Sökmensuer bey bana diyordu ki “Atatürk Singeç Köprüsünü açmaya gidecek. Dersim harekati bitti. Beyaz donlu altı bin doğulu Elazığa dolmuş. Atatürk’ten Seyit Rıza’nın hayatını bağışlamasını isteyecekler. Buna meydan vermeyelim”.

1937 yılında resmi tatil günü cumartesi öğleden sonra, Atatürk pazartesi günü Elazığ’a gelecek. Bizden istenilen “asılacak asılsın” ve Atatürk’ün karşısına beyaz donlular çıktığı zaman iş işten geçmiş olsun. O dönemde Elazığ valisi Şefik Bey, Savcı Hatemi Senihi bey, Emniyet Müdürü Serezli İbrahim bey, Savcı yardımcısı arkadaşım, Şükrü Sökmensuer, “Emniyet Genel Müdürlüğünün siyasi şubesinden, sivillerden istediğini yanına al. Atatürk’ün istasyondan halkevine kadar korunması da size ait” dedi. Başta Macar Mustafa olmak üzere altı kişi alıp yola çıktım. Trenle Elazığa vardım. Emniyet Müdürü İbrahim beye gittim. Savcı için “kuraldışı bir şey yapmaz, mümkun değil ” dedi.

Savcıya gittim. Durumu kendisine anlattım. Bana bu konuda hükümetten de şifre aldığını, ama mahkemelerin cumartesi tatil olduğunu, tatilde sonuç almanın mümkün olmadığını bildirdi. Ve ekledi. “ben de mahkemeleri etkileyemem”. Oysaki biz Atatürk gelmeden önce mahkemenin kararını vermesini ve gereğinin yapılmasını, Atatürk geldiğinde Seyit Rıza meselesinin kapanmış olmasını istiyorduk. Ben bunu halletmek için hükümet tarafından buraya gönderilmiştim.

Savcı yardımcısı hukuktan sınıf arkadaşım. Bana “sen valiye söyle, savcı gitsin, rapor alsın. Ben senin istediğini yaparım” dedi. Biz mahkemenin tatil günü işlemesini ve alınacak sonucun infazını istiyorduk. Savcı rapor aldı. Arkadaşım vekil olarak savcının yerine geçti.
Mahkeme hakiminin evine gittim. Gittiğimde hakim mahkemenin aldığı kararı evinde yazıyordu. Hakimle konuştuk. Kendisi kararı daktiloya çektirmekle meşguldu. Devir CHP devri. Herkes çekiniyor. Hakim bana: “Cumartesi mahkeme toplanmaz, ancak pazartesi günü mahkemeyi toplar kararı veririz. Salı günü de idam hukümlerini yerine getiririz” dedi.

O zaman dördüncü bölgede temyiz hakkı yoktu. Abdurrahman paşa sıkı yönetim kumandanı olarak kararı tasdik edecek kişi idi. O da “Yukarıdaki karar tasdik olunur” demiş basmış boş kağıda imzasını. Yukarıya “Abdurrahman Paşanın idami” diye yazsanız kendisi idam edilirdi.
Hakime dedi ki: Bu dediğiniz gün Atatürk geliyor. Maksat hasil olmuyor ki. Hakim “Başkaca bir şey yapılamaz” diyerek kestirdi attı. Bende kendisine sordum:
-Sizin saat beşten sonra davaya devam ettiğiniz olmuyor mu?
-Oooo, çok oluyor cevabını verdi.
-Eee sonradan beş saat ihlal ediyorsunuz da, baştan beş saat ihlal etseniz olmuyor mu? Yani pazar akşamı sahurdan sonra mahkemeyi açarız.
-Elektrikler kesiliyor dedi, hakim.
Ona çare bulduk. Otomobil farlarıyla hapishaneyi aydınlatırız. Halkevine lüksler koyarız.
Hakim bu defa :
Samiin yok , dedi
Ona da çare bulduk. Samiin de getiririz.
-Kaç kişi asılacak?
-Onu karardan önce soyleyemem dedi. Ama ekledi: “Savcı 27 kişinin idamını istedi”.
-Biz ona göre mi hazırlığımızı yapalım?
-Bilmem dedi.

Ceza infazi kanunu her asılanın ayrı bir yerde asılmasını, asılanların birbirini görmemesini emrediyordu. Bu şartı da yerine getirmeye çalıştık. Her meydana dört sehpa kurduk. Vali bir de çingene cellat buldu. Gece 12:00 de hapishaneye gittik. Farlarla çevreyi aydınlattık Mahkemenin 72 sanığı vardı.

 

 

SayitRizave Babasi Sayit Ibrahim02
Sey Rizanin babasi Sey Ibrahim,Wusif Aga ve oglu…

BENİ ASMAYA MI GELDİNİZ?

Sanıkları aldık. Mahkemeye götürdük. Çingene de geldi. Adam başına on lira istedi “Peki” dedik. Sanıklar Türkçe bilmiyor. Mahkeme kararı açıkladı. Yedi kişi ölüm cezasına çarptırılmış, sanıklardan bazıları beraat etmiş, bazıları da çesitli hapis cezalarına çarptırılmıştı. Kararlar okununca sanıklar ilk anda anlamadılar. İdam “tunne” diye bir velvele koptu. Biz Seyit Rıza’yı aldık. Otomobilde benimle polis müdürü İbrahim’in arasına oturdu. Jeep jandarma karakolunun yanındaki meydanda durdu. Seyit Rıza Sehpaları görunce durumu anladı.

-Asacaksınız; dedi ve bana döndü. “Sen Ankara’dan beni asmak için mi geldin”? Bakıştık. İlk kez idam edilecek bir insanla yüz yüze geliyordum. Bana güldü.
Savcı namaz kılıp kılmayacağını sordu. İstemedi. Son sözünü sorduk.
-Kırk liram ve saatim var. Oğluma verirsiniz, dedi.
Bu sırada Fındık Hafız asılırken görmesin diye pencerenin önünde durdum.
Fındık Hafız’ın idami bitti. Seyit Rıza’yı meydana çıkardık. Hava soğuktu ve etrafta kimseler yoktu. Ama Seyit Rıza meydan insan doluymuş gibi, sessizliğe ve boşluğa hitabetti.

Evladi Kerbelayimi, Be gunayimi, Ayibo Zulimo, Cinayeto. (Evlad-ı Kerbelayız, günahsızız, ayıptır, zulümdür, cinayettir.) dedi.

Benim tüylerim diken diken oldu. Bu yaşlı adam rap-rap yürüdü. Çingeneyi itti. İpi boynuna geçirdi. Sandalyeye ayağıyla tekme vurdu.Infazini kendisi yaptı.

 

Hayati Hakkinda Kisaca:

 

Seyid Rıza (1862 ) de Dersim’de Lirtik koyunde doğdu ancak doğum tarihi kesin bilinmiyor. 1937’de idam edildiğinde, yetmisbes yaşından küçük olmadığı seksenin üzerinde olduğu söylenir. İlerlemiş yaşı, yasalara göre idamına engeldir. Yaşı küçültülür ve öyle idam edilir. Seyit Rıza’nın bu yaş küçültme davasında şöyle bir olay yaşanır: Muhundulu Sey Uşen (Hüseyin Doğan), Seyit Rıza’nın yaşını belirleme davasında tanık olur. Tanık Seyit Rıza’nın yaşının küçük olduğunu söyler. Dava yargıcı, yaşı küçültülen Seyit Rıza’ya, tanık beyanına bir itirazının olup olmadığını sorunca, Seyit Rıza, işlemin bir formalite olduğunu anlar, yargıca şu düşündürücü yanıtı verir:
-Tanık , benim büyük oğlumdan iki yıl küçüktür. Oğlumdan küçük biri yaşımı belirler ve yasa da bunu kabul ediyorsa, benim itirazım olmaz.
Seyit Riza Dersim’in ileri gelenlerinden Seyit İbrahim’in oğludur. Seyit İbrahim eğitimini Nuri Dersimi’nin atalarından Mehmet Ali Efendi’den gördü. Seyit Rıza , Seyit İbrahim’in dört erkek çocuğunun en küçüğü idi.Babasınin ölümünden sonra asiretin basina gecer.
Seyit Rıza Şix Hesenu aşiretinin Yukari Abbasan koluna mensupdu.

İki arkadaşı ile birlikte Erzincan yoluna düşen Seyid Rıza Fırat nehri üzerindeki köprüden geçtikten sonra
köprünün karşı tarafında kurulu olan asker çadırındaki askerler tarafından iki arkadaşıyla beraber 5 Eylül 1937’de tutuklanır. Daha sonra beraberinde tutuklanan Rizê Berti ve Sekina’nın çobanı , Seyid Rıza’nın yanındaki arkadaşlarını kurtarmak için onların köylerinin çobanları olduğunu söyler,arkadaşlarınında aynı doğrultuda ifade vermeleri yüzünden her ikiside serbest bırakılırlar. Seyid Rıza ve 71 yurtsever Elazığ’da yargılandı. Mahkeme heyeti 11 kişi hakkında idam kararı verdi ama çok yaşlı oldukları gerekçesiyle 4’ünün cezası 30 yıla indirildi.
Seyid Rıza, Seyid Rıza’nın oğlu Resik Hüseyin, Şeyhan aşireti reisi Seyid Hüsen, Yusufan aşireti reisi Kamer’in oğlu Fındık, Demenan aşireti reisi Cebrail’in oğlu Hasan, Kureyşan aşiretinden Ulkiye oğlu Hasan, Mirza Ali’nin oğlu Ali hakkında verilen idam kararları 15 Kasım’da apar topar infaz edildi.
Seyid Rıza ile isyanın önderi konumundaki 11 kişi 18 Kasım 1937’de Elazığ’ın Buğday Meydanı’nda asıldılar.

 

Kizinin resmi olmayan yerlerden aldığı bir duyuma göre cenaze; infazın ardından Elazığ merkezdeki Holfenk Köyü civarında bulunan Kireçocağı Mevkii’ne defnedildi. Başka bir duyuma göre ise defin yeri, Elazığ merkezdeki “Tren İstasyonu” yakınında bulunan Yolçatı Mevkii.

 

Sabiha Göksenin Anlatimi:

Daha çok Atatürk’ün manevi kızı ve ilk kadın pilot olarak bilinen Sabiha Gökçen, Dersim isyanı ile doğrudan bağlantılı bir şahıstır. En önemli marifeti ise dersimin, köylerinin kadın, çocuk demeden bombalanmasıdır. Günümüzde bir havaalanına da adı verilen Sabiha Gökçen, Dersim’in bombalanması ile ilgili olarak, “Eskişehir’de Tayyare Alayı’nda staj gördüğüm günlerden birinde uçuştan indiğimde bölükteki fevkaladelik dikkatimi çekti. Hemen sordum. Bizim bölüğün Dersim Harekatı’na katılma emrinin geldiğini söylediler. Kalbim küt küt atmaya başlamıştı. (…) Bu bakımdan ben daha birşey söylemeden Atatürk konuşmaya başladı. (…) “Bak Gökçen, seni çok takdir ederim. Orada da görevini başaracağına inancım tam. Ancak çarpışacağın insanların eline düşersen, sana fena muamele etmelerinden korkarım. Buna çok üzüleceğimi bilirsin.” Ben, ‘Emin olunuz, kendimi onlara diri diri teslim etmem’ dedim. (…) Hedef doğrudan Dersim’di.” diyerek katliama katılışı ile ilgili anılarını büyük bir marifetmiş gibi anlatır.

 

Karsli Asker A.Demirtasin Anlatimi:
Dersim direnişine katılan bir askerin anlattıkları da tarihin aynası niteliğindedir. Anlatılanlardan Kars’lı olduğunu öğrendiğimiz A. Demirtaş “Köylüleri topluyorduk bir araya, ‘Sizleri kurtaracağız’ diyerek uygun gördüğümüz yerlere götürüp makineli tüfeklerle tarıyorduk. Kadın, bebe, ihtiyar, genç demeden hepsini öldürüyorduk. Subaylar ‘Hiçbir Alevi’yi sağ koymayın öldürün’ diyorlardı. Daha sonra cesetlerin başına erler kurtlar gibi üşüşüyorlardı, kollarını sıvazlayıp altınları kapmak için hırsla bir yarış başlıyordu. kolları parçalayarak, keserek altınlar kapışılıyordu. Hatta altın dişler bile sökülüyordu. Velhasıl bu tür şeyler yapıldı. Bugün Kars’ta Dersim zenginleri var. Bunların zenginlikleri oradan kalma.” diyor.

 

Sey Riza ve adamlari

 

 

Not:Fotograflar http://www.dersim.biz ,orhanbaran@yahoo.com,GAH web sitelerinden alinmistir.Tesekkürler ederim.

32 Yanıt to “Seyit Riza / Belgelerle Bir Idamin Perde Arkasi”

  1. AKTEM Says:

    TÜYLERİM DİKEN DİKEN OLDU.SEYİD RIZADAN DOLAYI YEĞENİME RIZA ADINI VERDİK.BU BİLGİLER İLERDE COK İSİME YARAYACAK

  2. gözdee Says:

    gerçekdende hiç yürekleri yokmuydu acaba nasıl kıydılar.insafsızlarr

  3. jgpeaj Says:

    SEYİT RIZA HİÇ BİR ZAMAN ÖLMEDİ

  4. Murat günay Says:

    Ben bu satırları okuyunca tüylerim diken diken oldu. Zalimin zülmü varsa mazlumunda ALLAHı var. Seyid Rızaların ve Şehy Saidlerin xayfı yerde kalmıyacak. bımonen xeru veşi.

  5. müslüm Says:

    ne diyeceğimi bilemiyorum sadce öbür dünyada bu zülmün hesabını soracaz

  6. pierloti1 Says:

    ben senin ayagının altına toprak olayım pirim.buyuk onderım senın hakkın onlarda kalmayacak

  7. pierloti1 Says:

    allah bızım hakkımızı zalımın yanında bırakmayacak sen rahat uyu buyuk ınsan seyıt rıza

  8. ridvan Says:

    bence bunların tek suçlusu bizleriz yanı atalarımız biz kendinizle barışık olsaydık destek verseydik bir birimizi tutsaydık belkide bunların hiçbiri olmazdı bu bizlere hiç unutulmuyan hafızamızıda hiç silin miyen bir ders olsun.

  9. Ercan Düzgün Says:

    seyıt rızanın yası kucultulur asılır erdal erenın yası buyultulur asılır bu nasıl devransa… bu ulkenın kanunları kuruldugunda bozukmus.. lanÊtÊ yÊzÎdÊ..

  10. irfan Says:

    bu bir vahşettir.bu suni politikası ta osmanlıdan kalan kan ve zulümün koktuğu bir plotikanın devamıdır.

  11. özge Says:

    Günahlarımız Haklarımızdır!..

  12. kizilhayalet Says:

    kendi halkş katleden bir ulkenin evlatlariyiz ve simdi hepimiz biriz biz tekiz diolar ve ne geregi varmis bu acilima demeleri yok mu… Allah ragmet eylesin yattiginiz yer nur olsun …

  13. AHMET KAŞ Says:

    TC ZULUMRA HASKANO GONYA KIRMANCIKA BURE MURDNEBENE MA ADALETE HO KAZANMISKARDO YİNE ADALET MANEDO YAŞASIN KIRMACIYENE YAŞASIN DEVRİM BİZLER ZULMUN KARŞISINDA BOYUN EGMEYECEĞİZ.

  14. barış serinci Says:

    biz aleviler bu yazılanları okuyoruz ve chp ye oy veriyoruz atatürke can veriyoruz alevilerin cahaleti beni korkutmaya basladı

  15. KUZEYLİ Says:

    Ya Rabbi bu ne zülümdür. Bu nasıl insanlık.

    senden nurs ‘lunun ağzıyla bir dileğim var ” ZALİMLER İÇİN YAŞASIN CEHENNEM “

  16. seyyit Says:

    aynı kökten geliyoruz.uzaklardayız ama Seyyid Rıza’ya büyük sevgi ve hayranlık duyuyorum.hatıran karşısında saygıyla eğiliyorm ey hz.Hüseyn torunu

  17. Serdar Akdeniz Says:

    Seyid Riza`ya yapilanlar zulum yapanlar tarih onunde hesap vereceklerdir,gunahsiz sucsuz insalari,kendi halkini bombalayan zihniyetin devami chp de devam ediyor ey alevi halki seyid rizaya yapilanlari unutma sende gereken cevabi ver bunlara

  18. eyüp katı Says:

    bu ülkenin tüm insanları çok acı çekti hemde bir hiç uğruna.

  19. yakup Says:

    iyide kardeşim sizin bu bilgileri kanıtlamya deliliniz var mı neye dayanarak bunları söylüyorsunuz

  20. 000 Says:

    zalimler elbet birgün hsap vereceklerdir yeriniz cennet olsun

  21. hamza Says:

    Zülmü inünü yaptı malesef o mühterem zatların torunlaeı da onlara destek veriyor.
    Anlayana bu kdar yater
    o bölgede 150 bin kürt katl edildi
    Alevi değilim anacak türkiyede alevi düşmanlığı yapıldı halen devam ediyor
    Bizede alevileri yanlış anlatılar
    şu anda en sevdiğim insanlar alevileri
    Onursuz Öymeni Lanetliyorum

  22. Anonim Says:

    ben kürt degilim ama insanim benim tüglerim diken diken oldu kirkbes yasindayin simdiye kadar duymadiklarimi duydum utanc verici olaylar.

  23. RamazanÇETİNKAYA Says:

    hewalen heja hun we nîvisek baş bi biniwisandine ema duxaziyaminek wê heye ew ji hun bikarıbîn kaynakek bıdîn min ew ê pır çêtîr bê

  24. averel Says:

    Evladi Kerbelayimi, Be gunayimi, Ayibo Zulimo, Cinayeto

  25. dersim Says:

    kemalistler dersimde katliam yaptı.dersimliler bugün kemalizmin ürünü olan bir partiye oy veriyor.bu nasıl iştir.bu geçmişe ihanet degilmidir?

  26. nayde Says:

    daha önce duymuştum ama şimdi bütün çıplaklığıyla öğrendim ve beni en çok üzende bugün bile bu katliamları haklı gösteren insanların olması siz bizden ŞEHY SAİTLERİ SEYİD RIZALARI aldınız bu bize dert oldu bizde onarın yolundan ayrılmadık ayrılmıycaz buda size ders olsun

  27. servet arar Says:

    1.1923’den 1935’şe kadar hiç bir müdahale yapılmadı.
    2.Her seferinke mepus olarak çağrıldı gitmedi.
    3. Sabiha GÖKCEN hakkında bilgim yok.
    4.Bölge halkı cok fakirdi bilekleri kesilecek kadar altın yoktu.
    5.1935 yılındaki raporu gördim (cem yayınları orjinal)
    6.Size göre suçsa PÜLÜMÜR, ERZİNCAN,TERCAN halkı suçludur (çünkü hergün soyuluyorlardı)
    7. Bu yarayı deşmenin kime ne faydası bilmiyorum.
    8. TUNCELİ gençleri yanlışa itilerek devlet kademelerinden uzaklaştırılıyorlar.
    9. Siz anne ve babalar çocuklarımızı bu tuzaktan uzak tutun tek yaşam kaynağımız
    CUMHURİYET’tir bildigim kadarıyla böyle olmalı.(bilipte anlatamadığım okadar çok şey varki)

  28. amca Says:

    bir sunni olarak utandım alevileri bir tanısalar düşünceler değişir

  29. Hüseyin Says:

    SEYİT RIZA NUR İÇİNDE YATSIN O SÜRGÜNDE KARSA YERLEŞRİRİLDİK VE ŞİMDİ ONLARCA KÖY OLDUK KARS TA (DERSİM)KARS ZAZASI OLDUĞUM İÇİN GURUR DUYUYORUM KARS TAN SEVGİLER…

  30. hatice aysan Says:

    Ne Aleviyim, ne kürdüm AMA DEMOKRAT BİR İNSANIM .Bilirim ki benim hakkımın bittiği yerde karşımdakinin hakkı başlar.Tüm yukarıda olanları Seyit Rıza’nın ve diğer insanlarımızın başına gelenleri gözyaşları içinde okudum. Alevi kardeşlerim nasıl hala bu CHP ‘ye oy veriyorlar.Biliyorum laik bir parti olduğunu düşünüyorlar ama hala bazı şeyleri anlamıyorlar mı?

  31. DİLER AKKAYA Says:

    BEN ATATÜRKCÜ BİR ALEVİ OLARAK BU YAZIYI OKUDUĞUMDA ÇOK GERİLDİM. ACABA ANLATILANLAR DOĞRU MU YOKSA ZAMAN AŞIMINA UĞRAMIŞ YANLIŞ BİLGİLER Mİ? AMA NE OLURSA OLSUN İNSANLAR ÖLDÜRÜLMEMELİYDİ VE İDAM CEZASI DİYE BİR CEZA OLMAMALIYDI. BENİM AKLIM BUNU ALMIYOR BİR İNSANIN NASIL BU ŞEKİLDE HAYATI SONLANDIRILIR! BUNU YAPMA HAKKINI KİM KENDİNDE BULABİLİR Kİ? ALLAH MISINIZ KİMSİNİZ SİZ? ŞU AN ÖFKEMDEN ÇILDIRMAK ÜZEREYİM!..

  32. hüthüt Says:

    bu katliam dine karşı yapıldı aslında bir sünni olarak bunu yapanların müslüman olduğuna inanmıyorum zaten de değildi de. ama seyit rızayı savunan bazı aleviler bugün dini özgürlüklerin tarafında değilde chp zihniyetinin zorbalıklarından yana duruyorlar üstelik dersimi chp nin bombaladığınıda bilmiyorlar sanki…

ridvan için bir cevap yazın Cevabı iptal et